Takip Edin

 Paylaş

Gelirinizin %10u… Yüreğinizin %100ü

“Tapınağımda yiyecek bulunması için bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın” diyor Her Şeye Egemen Rab. “Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım. Çekirgelerin ekinlerinizi yemesini engelleyeceğim. Tarlada asmanız ürünsüz kalmayacak” diyor Her Şeye Egemen Rab. “Bütün uluslar ne mutlu size diyecekler. Çünkü ülkeniz özlenen bir yer olacak.” Böyle diyor Her Şeye Egemen Rab. — Malaki 3:10-12

Gelirinizin limitini kaldırmaya hazır mısınız? Böyle bir gelir artışına nasıl kavu-şabilirsiniz? Ondalık vermekle. Tanrı’nın planında ondalık vermek ve zenginlik birbirine o kadar bağlıdır ki ibranicede ikisi de aynı kelimenin kökünden gelmektedir.

Ondalık vermek Tanrı ile olan antlaşmamızdır ve direk olarak Tanrının gelirimizi arttırmasına kapı açar. Bu iki yönlü bir değiş tokuştur. Biz Tanrı’yı gelirimizin %10unu Tanrı’ya vererek Tanrı’yı onurlandırırız ve O da bunun karşılığında bizim bolluk içinde yaşamamızı sağlar. Bu antlaşmanın nasıl gerçekleştiği Malaki 3:10-12de yazmaktadır.

Fakat siz, “Yıllardır ondalığını veren imanlılar tanıyorum ama onlar hala zengin değiller!” diyebilirsiniz.

Aslında bu doğru değildir. Sadece gelirinin %10unu veren imanlılar tanıyorsunuz. Onlar sadece böyle bir alışkanlığa sahipler ama gerçek anlamda ondalıklarını vermi-yorlar. Ondalık sadece cüzdanla ilgili bir şey değildir. Yürek meselesidir. Tanrının gözünde bu böyledir. O her zaman yüreğe bakar. O zaman imanla değil de, dinci bir rutinle Tanrıya olan sevgimizi göstermek yerine vermemiz gerektiği için ondalığımızı verdiğimizde bunun bereketini de kaçırmış oluruz.

Malaki peygamberin günlerinde de böyle olmuştu. Onlar Rabbe kurbanlar sunuyorlardı. Ondalık vermeyi sadece bir davranış olarak yapıyorlardı ve bereketlenmiyorlardı. Aslında yürekleri doğru olmadığı için maddi lanet altında yaşıyorlardı.

Malaki 1. bölümde Rabbin onlara şöyle dediğini okuruz: “Her Şeye Egemen Rab, adını küçümseyen siz kahinlere, “Oğul babasına, kul efendisine saygı gösterir” diyor, “Eğer ben babaysam, hani bana saygınız? Eğer efendiysem, hani benden korkunuz? Oysa siz, ‘Adını nasıl küçümsedik diye soruyorsunuz?’ Hem sunağıma murdar yiyecek getiriyor hem de ‘yiyeceği nasıl murder ettik’  diye soruyorsunuz…Kör hayvan kurban etmek kötü değil mi? Böyle bir hayvanı kendi valine sun bakalım! Senden hoşnut kalır mı, ya da seni kabul eder mi? Böyle diyor Her Şeye Egemen Rab.” (6-8. ayetler)

Bu insanların ondalık ve sunularında ne eksikti? Saygı! Tanrı’ya en iyi şeylerini sunmuyorlardı. Çünkü yüreklerinde Tanrı’yı sevmiyorlar ve saygı göstermiyorlardı. Tanrıya artakalanları sunuyorlardı. Yüreklerinde bir tapınma olmaksızın dinsel kuralları yerine getiriyorlardı.

Ondalık vererenler olarak, onlardan bir ders çıkarmalıyız. Maddi güçlükler yaşıyorsak ve Tanrı’nın vaat ettiği doğaüstü artışa sahip değilsek tavrımızı kontrol etmeliyiz—hem de hemen! Tanrıya sahip olduğumuz en iyi şeyi (artığı değil) verdiğimizden ve bunu da tüm yüreğimizle Tanrı’yı onurlandırmak için verdiğimizden emin olmalıyız.

Paylaş