Takip Edin

 Paylaş

Aşırı Tapınma

Kentte herkes onu günahkar bir kadın olarak tanıyordu, ama onun tapınmada aşırılığı bugün onu herkesin farklı hatırlamasını sağlamıştır. İsa Beytanya’da cüzzamlı Simun’un evinde masada arkasına yaslanmış oturuyordu. “Kadın O’nun bir Ferisinin evinde yemek yediğini öğrendiğinde kaymaktaşından bir kap içinde güzel kokulu yağ getirip, İsa’nın arkasında ayaklarının dibinde durup gözyaşlarıyla ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve yağı üzerlerine sürdü” (Luka 7:37-38, Matta 26:7-13).

Düşünün kadının gözyaşları İsa’nın tozlu ayaklarını temizleyecek kadardı! Arkasına yaslanmış olan Adama olan adanmışlığını ve bağlılığını cesur bir şekilde sergileyecek kadar şükran duyduğunu bir düşünün. Göklerin Egemenliği hakkındaki öğretişini duymuştu. Rab’bin yüreğini anlamıştı. Mucizelerini görmüştü. Eski yaşam biçiminden Rab’bin kabul eden sevgisiyle kurtulmuştu.

Yüreğinden dökülen gözyaşlarıyla Rab’bin yorgun ayaklarını yıkamış ve saçlarıyla kurulamıştı. Sonra da kaymaktaşından bir kap içinde bir yıllık maaş değerinde güzel kokulu yağı alıp üzerlerine sürmüştü. İsa’ya olan sevgisi hiçbir sınır tanımıyordu. Onun aşırılığını görüp eleştiren kişilere İsa, “Kadını neden üzüyorsunuz? Benim için güzel bir şey yaptı” dedi.

Ah, İsa’nın güzel ayaklarını öpme fırsatı yakalayabilmek...

Öyleyse aşırı tapınan kişi ne anlama gelir?

Sözlük bu kadının tapınma şeklini şu kelimelerle ifade eder: “aşırı, ölçüsüz, taşkın, savurgan, müsrif.” Kutsal Ruh bizi aşırı bir tapınmaya davet eder. Tanrı’ya olan övgümüzde aşırı cömert olmalıyız. Taşkın bir tapınma İsa’ya olan hayranlığımızın iyice sergilenmesidir. Tapınmamız yapılaşmış klişelerin çok daha üzerinde olmalıdır.

Rab’be tapınmaya başladığımız zaman kendimize şu soruları sormalıyız: “Tapınmamda gayet cömert miyim? Ya da sadece olması gerekeni, Rab’be olan adanmışlığımın yetinecek kadarını mı yerine getiriyorum? Sunağa aşırılık gösteren ne getirebilirim?”

Sözlükte “savurganlık, müsriflik” olarak tanımlanır. Bu tapınma şeklinin Kutsal Kitap’taki en iyi örneğini, günahkar kadının sunduğu güzel kokulu yağın kadının çevresindeki kişiler tarafından “savurganlık” olarak nitelendirilmesinde görürüz. Ancak kadın bu çok değerli kokuyu İsa’ya dökdükçe, keşke daha da fazla olsaydı da daha çok dökebilseydim diye düşünmüştür. Rab’be olan sevgisini açıkça ifade etmesi ger-çekte tapınmanın çok güçlü bir örneğidir. Kadının tapınmasının ilahi müzik veya şarkılarla bir ilgisi yoktu, sadece Kurtarıcısına olan aşırı adanmışlığının bir göstergesiydi.

Gerçek tapınma, bir kişinin kendi ruhunun Tanrı’nın Ruhu’na hayran kalması ve O’nunla bağlanması, bütün varlığıyla O’nu sevip O’nda kaybolmasıdır. Gerçek ta-pınma söylenen ilahilerin türü ya da müzik grubunun büyüklüğüyle bağlantılı değildir. Müzik, tapınmanın güzel bir ifadesi olmasına rağmen kendi başına tapınmanın özü değildir. Tapınmanın özü bir kişinin yüreği, canı ve bütün varlığıyla Tanrı’ya hayran olması ve O’nunla bağlanmasıdır. Müzikle bu ne kadar büyüleyici olsa da bir kişinin yüreği tapınma sırasında tamamen sergilenmezse tapınma sadece müzik olarak kalır.

Paylaş