Takip Edin

 Paylaş

Adanma

İtaat etme, birçok Hıristiyanın Kutsal Kitap’ta görmezden gelmek istediği bir kelimedir, ama İbrahim Tanrı’ya itaat etmeye adanmıştı. Tanrı ondan biricik oğlunu kurban etmesini istediğinde bile Tanrı’nın ondan istediği herşeyi yapmak konusunda çok istekliydi. İbrahim’in itaat etmeye hazır olduğu açıktı, çünkü Tanrı’yı işittikten sonra hemen ertesi sabah erkenden kalkarak itaat yolculuğuna çıktı. İbrahim itaat etmekte hevesliydi, çünkü Tanrı’ya güvenebileceğini biliyordu. İbrahim itaatkâr olduğu için Tanrı tüm bereketlerini kulunun üzerine döktü. Tek bir kişinin itaati üzerine Tanrı’nın bütün ulusları bereketlemek istemesi çok harika değil mi? Tanrı acaba bizim itaatimizle neler yapar?

İtaat etme boyun eğme demektir; boyun eğme ise yetkiye teslim olma alışkanlığına sahip olmaktır. Teslim olma kelimesi kulağa bile korkunç gelir! Teslim olma adanmayı gerektirir. İtaat etmeye karar veririz, sonra adanırız ve boyun eğeriz. Herşey harikayken yetkiye sevinçle boyun eğmek kolaydır, ama boyun eğme hem fikir olmamamıza rağmen boyun eğene kadar esas boyun eğme değildir. Boyun eğme, yapmamız istenen şeyi kabul edemediğimiz halde bile itaat ettiğimizde gerçekleşir. Aynı fikirde olmadığımız zamanlarda bile itaat edene kadar hiç boyun eğmiş olamayız! Hem fikir olabiliriz, ama boyun eğmiş olamayız.

Neden insanlar itaat etmek, adanmak, boyun eğmek ve yetkiye teslim olmaktan bu kadar korkar? İtaat etmenin güvenle cevap vermeyi ve bu cevaba adanmayı gerektirdiğine inanıyorum. İtaat etme başlattığınız şeyi takip etmedir, ve malesef insanlar başlattıkları şeyleri bitirmekte zayıftır. Başlatmada genelde başarılıdır, çünkü herkes anında ve çabuk değişiklik ve sonuç ister. Çok azı beklemeye razıdır. Fakat Tanrı inşa edicidir, sihirbaz değil. O hayatları inşa eder ve en iyi yapılar zaman alır.

Eski Antlaşma’da, insanlar itaatkârdı, çünkü itaat etmeme ölüm demekti; itaat etme onlar için oldukça iyi bir seçimdi! Ama Mesih’teki yaşamda, Yeni Antlaşma altında, itaat etme yürek meselesidir. Tanrı’ya itaat etme durumlara dayanan bir karar değil, imana dayanan bir karardır.

Gözlerimizle gördüklerimize rağmen, Tanrı gerektirdiği için itaat edebiliriz. Ama Tanrı’ya güvendiğimiz için itaat etme en iyisidir. Güvenmek, itaat etmeyi insan gözleriyle görmektense Tanrı’nın buyruklarını Ruh’un gözleriyle görmektir. Eğer İbrahim gibi Tanrı’nın karakterine güvenirsek, itaatimizin de bizi olmak istemediğimiz bir yere götürmeyeceğinden emin olabiliriz.

Biz Rab’bin ordusuyuz, ve tam bir adanmışlığımız ve tam bir itaatimiz olmazsa, ancak kısıtlı bir mesafe kat edebiliriz. Tanrı’ya itaat etmek, zihinsel bir disiplin oluşturmak değildir; Tanrı’ya boyun eğen bir yüreğe sahip olmaktır. İtaat tapınmanın çok güzel bir parçasıdır. Toplu tapınmaya dahil olmayı seçmeyen insanlar her zaman farkedilir. Tanrı’nın müthiş varlığının tam ortasında, tapınmaya dahil olmayı redderler, çünkü Tanrı’nın onları kendi varlığına çağırmasına itaat etmezler. Kollarını kavuşturup, içlerine kapanarak basitçe şöyle derler, “Tanrı’ya tapınmayacağım.”

İtaat etmezsek itaatsizlik etmiş oluruz. Bunun orta yolu yoktur. Tanrı orta yoldan iğrenir. Tanrı ılık olmayı sevmez. Öyleyse itaat etme korkusunun sizi bağlayıp engellemesine izin vermeyin.

Pastör Güçlü Erman
Paylaş